1 Ocak 2009 Perşembe

Galiba büyüdüm

Galiba büyüdüm. Hani çocuklar belli bir yasa geldikten sonra, Noel Baba'ya inanmaktan vazgeçerler ya, bende ayni sekilde belli bir yaşa geldim ve artik yeni yila inanmaktan vazgeçtim... Bilmiyorum, belki de bu dönemlik bir seydir, yani aslinda umarim öyledir. Bu sene ne dükkanlarin vitrinlerini kaplayan yeni yil süslemeleri, ne de meydanlari kaplayan isiklandirmalar bana keyif vermedi. Hele hele aileme ve arkadaslarima hediye alma ritüeli tam bir kabusa dönüstu. Gazetelerde boy boy cikan yeni yildan beklentileriniz, hayata gecirmeye karar verdiginiz planlariniz, istekleriniz, umutlariniz hepsi o kadar anlamsiz geldi ki, sanki haberlerin hepsi yilin yanlis zamaninda baskiya girmis gibiydi.

31 Aralik aksami disarda olmak, arkadaslarimla eglenip gecenin tadini cikarmak, uzunca bir suredir icinde bulundugum kara buluttan siyrilip alip basimi hic bilmedigim yerlere gitmek isterken asiri bir sekilde, yine kendimi eve cakilmis buldum. Disarda sonu gelmeyen bir yagmur, kat kat giyinmeme ragmen iliklerime kadar usumeme neden olan soguk, Nisantasi'na gitsem arabayi nereye park edicem sorusu ve eger istedigim gibi icersem eve nasil donecegim sorunsali. Hepsi ustuste binip, bir dag oldu resmen ve ben o dagi asamadim. Gece disari cikmadim. Demek o kadar cok disari cikmak istemiyormusum, haberim yokmus. Sanirim benim problemim ne isteyip, ne istemedigimi bilmemek. Evet! Sonuc olarak, evde kaldim, ve annemlerin davetine misafir olarak katildim. Dayimlar ve diger misafirlerimiz ile binbir cesit yemegin, citir citir yanan sominenin ve tatli muhabbetin tadini cikardim. Ne zaman geri sayildi, ne zaman 2008 bitti, ne zaman bir cok insana mucizeler getirmesi umudedilen 2009 geldi, kacirdim. Herkes birbirine sarildi, öpüştü. Sonrasini zaten hic hatirlamiyorum. Odama cikmisim, elime kitabimi almis ve yatagima uzanmisim. Yilbasi kiyafetlerim ile, sabaha kadar yattigim pozisyonda uyuya kalmisim, külotlu coraplarim bile üstümde...



Insan icinde bulundugu anin tadini neden o anda cikaramiyor? Simdi o geceye bakinca, düsünüyorum... Insanin karninin leziz yemeklerle dolu olmasindan, sirtinin yanan atesle isinmasindan, elinde hizla okursa biteceginden korkacagi kitabi ile yumusacik yataginda uzanmasi ve uyuya kalmasindan, uzaktan ve derinden de olsa sevdiklerinin sesini arka planda duymasindan, orda olduklarini bilmesinden daha guzel bir sey var mi bu dunyada? Sanmiyorum.

Ha bir de yeri gelmisken, ben büyümek istemiyordum ki!

1 yorum:

mrlmrl dedi ki...

- "İnsan içinde bulunduğu anın tadını neden o anda çıkaramıyor?!"

- "Kıymetbilmezliğinden, hayatın kısa olduğunu ve her anın tadının çıkarılması gerektiğini her defasında unutmasından..."