17 Temmuz 2009 Cuma

Müskebi

Benim için Ortakent hep Akyarlar ya da Turgutreis yolunda içinden geçtiğimiz bir merkezdi sadece. Babamın her geçen gün elinde minik, yeşil mandalinalarla eve gelmesiyle bambaşka bir anlam kazandı gözümde. Aslında hep bildiğim ama unuttuğum, bana hatırlatılması, daha doğrusu koklatılması gereken bir hoşluk, Ortakent’in mandalinaları…

Eski adıyla Müskebi, Turgutreis yolunun ve yarımadanın ortasında kalması nedeniyle yeni adıyla Ortakent, Bodrum yarımadasının en eski yerleşme yerlerinden biriymiş. Ben daha göremedim ama Geç Miken Çağı Mezarları ve burda ele geçen Miken çömleği bunun kanıtıymış. Tepedeki yeldeğirmenleri ve Bodrum mimarisinin eski kule tipi evlerini barındıran bölge, uzun kumlu sahil şeridi ve benim favorim olan mandalina bahçeleri ile kaplı. Sadece yazın kalmak için değil, en azından 6 ay Bodrum’da ikamet etmeye niyet etmiş bir çok kişi için, artık sahil kenarındaki yerleşimler kadar mandalina bahçelerinin de popülerliği her geçen gün artıyor.



Belki bir mandalina bahçemiz yok ama yinede Ortakent’e gitmek, bir çoğunu görmek mümkün kokuyu ciğerlerime çekmek, bir kaç tane toplayıp ellerime kokuları sinene kadar evirip çevirmek, yıkadıktan sonra ortadan ikiye kesip içine yeni su doldurduğum buz kaplarının içine yerleştirmek, buzlarım hazır olduğunda ise su, soda, kola, meyve suyu ne içersem içeyim içine atıp koklamak ve mest olmak için…



Mandalina toplamak dışında, Ortakent sahilindeki Denizkızı Restoran’da oturmak, börülce ve bilimum otları, kalamarları, peynir kavun ikilisini, roka salatasını ve uzun zamandır yemediğim kadar lezzetli buğulama levrek balığını yemek için çok hoş bir yer. İlk defa sahiline indim ve sakinliği ile büyülendim desem abartmış olmam sanırım. Bir çok insanın Bodrum diyince aklına gelen yerlere hiç benzemiyor, dolayısıyla beni kendine daha çok çekiyor.

Hiç yorum yok: