14 Kasım 2009 Cumartesi

Studio Osep

Bir süredir eski İstanbul, özellikle de Pera fotoğrafçılarını araştırıyorum. Dini nedenlerden dolayı resmin Osmanlı'ya girmesi zaman almışsa da, fotoğrafçılığın benimsenmesi ve kullanılmaya başlanması o kadar geç olmamış bu topraklarda. 170 yıllık tarihi olan fotoğraf sanatı, 1850lerde Vasilaki Kargopulo'nun Beyoğlu'nda açtığı bir fotoğraf stüdyosu ile filizlenmeye başlamış. Stüdyo fotoğraflarının yanı sıra, İstanbul manzara fotoğrafları çekenler ortaya çıkmış. Kargopulo dışında sayılacak o kadar çok isim var ki; Pascal Sebah, Abdullah Biraderler, Guillaume Berggren, James Robertson, Nicolas Andriomeno, Bogos Tarkulyan, Gülmez Biraderler gibi... Ama bugünkü konum onlar değiller, şimdilik... Bugün İstanbul'un yaşayan en eski stüdyo ve set fotoğrafçılarından Osep Minasoğlu, Stüdyo Osep'ten bahsedicem.





14 Ekim-14 Kasım 2009 tarihleri arasında, Galeri NON'da gerçekleşen 'Stüdyo Osep' isimli sergi, internette takip ettiğim sitelerden birinde gözüme ilişince oldukça ilgimi çekti. Tam da eski İstanbul fotoğrafçılarını araştırdığım dönemde, adını konuya olan ilgisizliğimden dolayı hiç duymadığım, ilgili kitaplarda da hiç karşılaşmadım bu stüdyoyu ve yaşayan ünlü fotoğrafçısı Osep Minasoğlu'nu tanımak için sergiye gitmeye karar verdim. Galatasaray Lisesi'nin yanındaki yokuştan aşağı ilk defa bu kadar uzun yürüdüm, o yolun Tophane'ye çıktığını ilk bugün öğrendim. Mahallenin ne kadar hoş olduğundan ve buraları bilmememizin nasıl mümkün olduğundan konuşurken Damla ile, Galeri NON'a vardık serginin son günü, galerinin kapanmasına 2 saat kala... Sadece Osep Minasoğlu'nun yazılı bir biyografisi ve fotoğrafları ile karşılaşacağımızı zannederken, Osep Minasoğlu'nun kendisi karşıladı bizi kapıda, 60 yılını fotoğrafa vermiş 80 yaşındaki ünlü fotoğraf sanatçısı.



Sergi tahmin edileceği üzere beklediğimizden çok daha fazlası çıktı. Osep Bey önce bizi alt kattaki video enstalasyonunu izlemeye davet etti. Beyaz bir arka plan üstündeki kırmızı koltuğunda oturmuş, kendi ve aile yaşamını, hayatının farklı dönem ve mekanlarını uzun uzun anlattı ve keyifle dinletti. Üst kata çıktığımızda da, bizi ömrü boyunca kullandığı bir çok belgeler, mektuplar, fotoğraflar karşıladı. En son olarak, stüdyosunda çektiği sayısız portre fotoğraflarından bazıları, Yeşilçam artistlerinin siyah beyaz fotoğrafları günümüzü renklendirdi. Sosyal bilimci Tayfun Serttaş tarafından hazırlanan sergiyi, Serttaş'ın kendi sözcükleriyle açıklamak en doğrusu. Stüdyo Osep üzerinden çıkılarak yapılan bütün bu kapsamlı araştırma, sergiyi gezenlere ya da kitabı okuyanlara; 'nostaljik bir arşiv yerine, yakın tarihin toplumsal kesintileri ve bunun birey, kimlik, kültür düzleminde yarattığı karmaşık etkiyi bugün üzerinden araştırmayı hedefleyen bir perspektif öneriyor.'

Hiç yorum yok: