1 Eylül 2009 Salı

Mandarin



Gümüşlük'te taze poğaça ve börekleriyle ünlü kahvaltısı olan küçük bir yer varmış. Cafe Mandarin, adeta evindeymişcesine oturup rahat edilebilecek ufacık, mini minnacık bir yer. Haftaiçi bile rezervasyonsuz gidildiği taktirde, ayakta kalınması çok muhtemel. Reçel, peynir, zeytinler güzel ama poğaça ve kıymalı patlıcanlı börekleri şahane. Zaten bütün bu ürünler, tepsilerin sunulduğu yerin ardında taze taze hazırlanıyor, pişiriliyor ve anında tükeniyor. Her şey o kadar hızlı oluyor ki, biz orda otururken kaç tepsinin dolup boşaldığını kestiremedim mesela. Gerçi biz sabah 10.30'da gitmemize rağmen, kalkışımız 3'ü fln bulmuştu. Tezgah, o kadar saatte kimbilir kaç kez doldu doldu boşaldı...


O kadar çok oturduk ki Mandarin'de, yemeyi bırakıp işin mutfak kısmına da el attık (Mandarin'deki teyzenin domates biber zeytinli poğaça ve elmalı kurabiye yapmasına yardım ettik).


Kris Manvell sergisini de gezdik.


Tavşan Adası'na da çıktık, ıslandık, taş topladık, milyon adet fotoğraf çektik...

Eşyalarımızı kafede bırakıp gezip durduk, en sonunda hep Mandarin'e döndük. Şimdiye kadar hep akşam yemeği için Gümüşlük'e giderdik, bundan böyle kahvaltı içinde gidilebiliriz ya da köy mahsulü reçel, yumurta, bal, tazesinden simit ve poğaçalar bakkallardan alınıp, kendi koyumuza/köyümüze götürebiliriz. Meğer dedikleri kadar varmış, Gümüşlük her vakit bir başka güzelmiş.

2 yorum:

mrlmrl dedi ki...

Az şerefsiz değilsin sen var ya! Mandarinler, vs...ler!Oruçlu oruçlu bunları okuyup fotoğraflarını görmek mideme pek bir dokundu! :/ .P

Gözde Otman dedi ki...

pardoon! ;)