7 Ağustos 2011 Pazar

Antiochia

Bir gün Asmalı'da bir restorana gittik, hayatım değişti. Şaka şaka tabi bu dediğim ama Antiochia hayatıma öyle bir girdi ki...

Galata'dan Asmalı'ya doğru yol aldığımızda ayaklarımız bizi hep aynı yere götürdü. Dükkana gelip, buralarda nerde ne yesek diye soranlara tavsiye edildi. Mano furyasından sonra, kendisini tanımayanlar ile onu tanıştırmak ise hep en keyiflisiydi...



Mütevazi menüsü kısa ve net! Restoranda sunulan Antakya'nın birbirinden değişik mezeleri de, Antakya'dan getirilen ve şiş ya da dürüm şeklinde sunulan özel etleri de acayip lezzetli. Yalnız leziz oldukları kadar acılar... Mezesinden etine, (acıyı bastırmak için iki lokma ekmek yiyeyim diyeceklere) ekmeğine kadar acı. Sokağa dökülmüş masalarında rakı sofrası keyfi garsonların ilgi alakasıyla, üstüne yağ sıçrasa, Süleyman Abi'nin bu duruma bile el atmasıyla Antiochia'nın gönlümde, gönlümüzde! yeri ayrı. Sokaktaki masaları olmadan kendisi neye dönüşür bilmem ama biz yine gideriz, muammara ve humus eşliğinde şiş etimizi yeriz gibime geliyor.

Hiç yorum yok: