1 Şubat 2010 Pazartesi

Kartepe



Kayak kayma hayalimi uzun zamandır erteliyordum. Eskiden senenin en azından bir haftası ailecek kayak programı yapar, 'Kayakçı kendi kayağını kendi taşır.', 'Kayakçı kendi ayakkabısını kendi kapatır.' gibi sözleri dilinden düşürmeyen babamın kayak disiplini sayesinde, o hafta boyunca neredeyse yemez içmez uyumaz, pistlerden olabildiğince faydalanmaya bakardık. Sabah telesiyejlerin açılışı ile kaymaya başlar, öğlen yemeğimizi yanımızda götürdüysek yine telesiyejde yer, telesiyejin kapanışına kadar da hiç hız kesmezdik. Akşam olduğunda acayip yorulmuş olsak bile, aldığımız keyif her şeye değerdi...

Bir süredir maalesef uzun bir ara verdik uzun kayak seyahatlerimize. Hatta günübirlik bile gidemez olduk kayağa, bir sürü sebepten dolayı güyya, sadece üşengeçlikten aslında. Bu pazar, önce Kartalkaya'ya gitmeye niyetlendik, son dakika değişikliği ile benim için tamamen bir soru işareti olan Kartepe'nin yolunu tuttuk. Meğer Kartepe, Anadolu Hisarı'ndan sadece 135 km uzaklıktaymış ve İstanbul'lu kayakçılar için biçilmiş kaftanmış...



Sabahın bi körü kalkmaya gerek olmadan, yollarda harap ve bitap düşmeden vardık dağa. Günlük biletin fiyatını dışında, sadece türbanlı kayakçıların varlığı ile beni şaşırttı Kartepe. Bu ikisi dışında, pistler beklediğimden iyiydi, kalabalık hiç fena değildi, tepeden manzara süper, dağın olmazsa olmazı sucuk ekmek ufak ama leziz, Cihangir'i tanıyanların bize gösterdiği ilgi ve alaka takdire şayandı. Tam pistler kapandığında bastıran yağmurun zamanlaması da mükemmel. Günübirlik Kartepe inanılmaz keyifliydi sonuç olarak. Bu kadar lafın üstüne tez zamanda tekrar gitmezsem, ayıp bana...


Kartepe Photobooth Karesi

1 yorum:

seyabb dedi ki...

Mutluluğunuz fotolara yansımış.Ne güzel...