22 Mart 2009 Pazar

Kalküta'nın Çocukları



New Yorklu fotoğrafçı Zana Briski, Kalküta’nın genelevler mahallesinde çalışan kadınların fotoğraflarını çekmek için Hindistan'a giderken, olayların nasıl gelişeceğinden habersizmiş. Kalküta'da bir süre yaşadıktan ve insanlarla zaman geçirdikten sonra; kadınların yaşadığı zorluklardan çok, bu kadınların çocuklarının hayat şartları kanına dokunmus, onu üzmüş. Yabancılar kadar, kendi aileleri tarafından da hor görülen, hiç bir fırsat verilmeyen, yemek, oynamak, öğrenmek gibi temel ihtiyaçları bile karşılanmayan bu çocuklara bir şans vermek adına en iyi bildiği şey olan fotoğrafçılığı bir araç olarak kullanmaya karar vermiş. Bu çocukların, kendi hayatlarından enstanteneleri kendilerinin belgelemesinin doğru olacağından yola çıkarak; onlarda yeni, farklı, sorgulayıcı ve yaratıcı bır bakış açısı geliştirmek için onlara fotoğrafçılık dersleri vermeye başlamış. Seçilen 8 çocuğa, belirlenen süre zarfında 35 mm'lik basit kameralarla ilgili dersler vermiş, onları hayatlarında hiç gitmedikleri ve gidebileceklerini hayal edemedikleri yerlere gezilere götürmüş, egzersizler yapmışlar, çektikleri fotoğraflar üstüne konuşmuş, tartışmış, fikirler üretmişler.'Kalküta'nın Çocukları' belgeseli de, işte bu uzun soluklu projenin sonucunda ortaya çıkmış.


Suchitra, 14
"When I have a camera in my hands I feel happy. I feel like I am learning something...I can be someone."


2004 yılında en iyi belgesel ödülüne layık görülen film, olayların cereyan ettiği mekan dolayısıyla yer yer insanın canını sıksada, geçtiğimiz senelerde çocuk esirgeme kurumlarında çocuklara fotoğraf eğitimi vermeye çalışırken yaşadığım zorluklardan benzer görüntüler sergilediğinden filme yakınlık hissettim. Konusu dolayısıyla film hoşuma gitti. Bütün pozitif düşüncesine, iyi niyetine rağmen Briski'nin yaşadığı zorluklar gayet güzel aktarılmış. Fotoğrafçının Hindistan'da yaşadığı (fakat kendisi Amerikalı olduğundan hiç anlam veremediği)bürokratik engelleri hiç şaşırmadan izledim. Beraber çalışılan 8 çocuğun hikayelerine ve ortaya çıkardıkları fotoğraflara tek tek yer verilmesi, ayrıca bu çocukların bir eğitim kurumuna yazılması için Briski'nin gösterdigi çaba görülmeye değer. Proje ne kadar başarılı olmuş, zaten başarılı olma şansının yüzdesi neymiş tartışılır... Ama en azından Briski denemiş ve fark yaratmanın ne kadar zor olduğunu, değişimin anında gerçekleşmesinin imkansız olduğu bir kere daha kanıtlamış diye düşünüyorum. Çocukların hayatlarına yaptığı dokunuş ufakta olsa, elbette ki çok değerli. Hatta 8 çocuktan birinin önce Amsterdam'da dünyanın çeşitli yerlerinden gelen çocuklarla bir fotoğraf workshopuna katıldığını, ülkesine döndükten sonra başarıyla bitirdiği okulunu takiben Amerika'da üniversiteye yazıldığını ve devam ettiğini söylesem, dokunuşların aslında o kadar da küçük olmadığını sizde görebilirsiniz.

Proje yürütülürken Zana Kids with Camera gibi bir oluşuma da gitmiş. Bu yolla hem proje tamamladıktan sonra çocukları takip edebilmeyi (edebilmemizi), hem de farklı yerlerde hayata geçirilmeye başlanan aynı projenin kurumsal bir hale getirilmesini sağlamış. Gerçi kendisi yeni projelerde bizzat yer almıyormuş, cünkü Zana hayattaki ilk ve tek en büyük aşkı hayvanlara, böceklere ve doğal hayata, onların fotoğraflanmasına geri dönmüş...

Sonuç olarak, hoş ama acıklı bir belgesel. Çocuklarla ilgilenmekten zevk alan, fotoğrafçılığı insanın ufkunu genişleten, soru sorduran ve insanı düşündüren bir eylem olarak görenlere, ya da Kalküta da neresiymiş, orada neler oluyormuş diyenlere tavsiye edilir.

1 yorum:

mrlmrl dedi ki...

Sayende böyle bir fotoğrafçının varlığından ve de belgeselden haberim oldu. Çocukların çekmiş oldukları fotoğrafların yer aldığı siteye göz attım. Hemen gözlerim doldu tabii en sulugözünden!
Yazını okurken fotoğrafçımızla seni pek bir bagdaştırdım.Snn de çocuklarla yapmış olduğun ve de sonrasında da takvimde de kullandığın projen aklıma geldi...İleride seni toplumsal proje tabanlı başarılı bir fotoğrafçı olarak görebilmek ümidiyle ...
Mrl.