Rumların beş asırdan fazla bir zamandır kutladığı Baklahorani Karnavalı'nı geçtiğimiz hafta ilk defa duydum ben. Osmanlı döneminde İstanbullu Rumlar tarafından, kostümlü sokak yürüyüşleriyle şenlik şeklinde Beyoğlu'nda kutlanan karnaval, 1941'de yasaklanmış. 2009'dan beri yeniden kutlanmaya başlanan günün adı, Farsça'da 'bakla yemeye başlamak' anlamına Baklahorani ritüellerinden geliyormuş.
Radikal'de okuduktan sonra, biz de Giyçek ekibi olarak saat 20:00'da Galatasaray'da neler oluyor, merak ettik ve aralarna katıldık. Rumca ve türkçe şarkılar eşliğinde hep beraber İstiklal'i yürüdük, Asmalımescit'in içinden geçtik. Keşke çok daha kalabalık olsaydı ama yine de azımsanmayacak bir grup toplanmıştı, kostümlüler oldukça azdı. Biz bile kostüm dolu bir dükkandan çıkıp, elimizi kolumuzu sallayarak kostümsüz gittik ya, üzüldüm gerçekten. Seneye hazırlıklı yerimizi alacağız yürüyüşte:) Kısa yürüşüyüşün son durağı Tarlabaşı'ndaki Romeo & Juliet idi. Canlı müzik, danslar çok keyifliydi. Keşke biz de kostümlü partiye kostümsüz katılan akıllılardan olmasaydık, daha bi iyi kaynaşsaydık!
Baklahorani'yi görünce Venedik ve Milano'daki festivaller geldi aklıma. Döndüm eski bloguma, İtalya'da Venedik Maske Festivali ve Carnavale Ambrosiano Leonardo a Milano yazılarımı okudum. İtalya'da özgür Willy şeklinde gezen beni çok özlediğimi bir kere daha farkettim. Gezen beni ve spontane gelişen gezileri seviyorum. Madem ben uzaklara gidemiyorum, bari şu koca şehirde rutini bozacak aktiviteler artsa.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder