Her şeyi unutuyoruz; okuduğumuz kitapları, Japonya tapınaklarını, Luxor lahitlerini, havayolu kuyruklarını, kendi aptallıklarımızı. Bu yüzden mutluluğun başka yerlerde olduğuna inanmaya başlıyoruz: bir limana bakan otel odalarında, Sicilyalı şehit St. Agatha'nın cesedi üstüne kurulmuş tepedeki bir kilisede, ücretsiz açık büfe servisi olan palmiye ağaçlarından yapılmış bir bungalovda. Yeniden eşyalarımızı toplama, umut etme ve bağırıp çağırma arzusu ediniyoruz. Bu yüzden havaalanına yeniden gidip önemli dersleri en baştan öğrenmemiz gerekiyor.
- Alain de Botton Havaalanında Bir Hafta
29 Eylül 2011 Perşembe
12 Eylül 2011 Pazartesi
Koy Koy Bodrum
Bayram tatilini ufaktan uzatınca, gerçek Bodrum'un tadını çıkarmaya bir adım daha yaklaştım. Bayram tatilinden sonra da Bodrum hem sıcak hem insan bakımından kaynıyordu. Olmazsa olmaz listem kabarık olduğu için, pek yenilik peşine düşemedim bu sene ama elimden geldiğince gezip dolaşmaya, yiyip içmeye ve fotoğraf çekip, bizi bekleyen serin ve depresif günlerde kullanmak üzere, pozitif enerjiyi yaratacak hatıralar biriktirmeye çalıştım. Bu sene Bodrum yazımı, koy koy, bölge bölge yazayım dedim. Liste baya bir yemek ağırlıklı oldu ama elden ne gelir... Seviyorum ve inkar edecek değilim:)
Konacık
- Kısmet Lokantası
Artık duymayan yok kendisini ama hala gitmeyenler olduğunu biliyor ve inanamıyorum. Bayram tatilinde kapalı olduğu için, tatili uzatmanın faydalarından birinin, Kısmet'e gidebilmek olduğunu söyleyeblirim. Gün aşırı olarak öğlenleri Kısmet'e gittik desem abartmış olmam. Seviyorum bu mekanı, lezzetli yemek çeşitlerini, güleryüzlü çalışanlarını.
Yahşi
- Sakız Ana
Adını hep duyduğum ve Ortakent-Turgutreis yolunda önünden süreklik transit geçtiğim bir mekan. Aylardır Bodrum'da olan annemin Kısmet'ten fırsat kaldıkça gittiğini duyunca, artık ben de gideyim dedim. Ufak bir mekan, az çeşit ama baya başarılı Sakız Ana'nın yemekleri. Mutfaktan gidip yemeklerini seçerken, sanki evinde hissediyor insan kendini. Zaten duvardaki fotoğrafları, içinde cam eşyaların durduğu vitrinli dolabı, üstünde yoğurt, cacık, ekmek ve tatlıların servis edildiği yemek masası ile Sakız Ana'nın evine sızmışsınız hissini duymamak imkansız.
Yalıkavak
- Kavaklı Köfte
Yalıkavak çarşının meydanında, özel ekmekleri ve köftesi ile süper. Bu sene aynı meydana Sultanahmet köftecisi de açılmış, Bosna köftecisi de. Oraya gidip, Kavaklı'ya gitmemek söz konusu bile olamaz.
- Küdür
Xuma'nın komşu koyunda, gidilesi bir halk plajı. Geçtiğimiz senelerde daha keşfedilmediği için daha sakindi ama denizi hala süper. Xuma'ya bu kadar yakın olup, denizinin bu kadar farklı ve iyi olması koyun yönünden ve arkasının açık olmasından kaynaklı. Bildiğim kadarıyla köftesi zaten güzeldi, patatesine hasta oldum bu sefer. Mayıs ayındaki sakinliğini tercih ederim, o ayrı.
Türkbükü
- Türkbükü Doğal Dondurma
Bitez Dondurması'nın pabucunu dama atan dondurmacı bence. Gecenin köründe bile önünde yarım saatlik bir kuyruk oluyor. Türkbükü'ne gidip, o sırada beklemek kaçınılmaz. Fıstık, karadut, naneli yedim bayıldım. Yoğurtlusu pek enteresan.
Gümüşlük
- Mandarin
İki sene önce keşfettiğimiz, bu sene keşfetmeyenin kalmadığı kahvaltı mekanı. Bir kaç masayı tam doldururken, şimdi yan restoranın masalarına taşıyor. Rezervasyon yapıp gitsen bile, yer bulamama ihtimali enteresan oluyor. Masalar sakinleştikten sonra, muttafa bizim de girip, beraber poğaça pişirdiğimiz ve yerken zevkten 4 köşe olduğumuz eski Mandarin ile bu sene bizi karşılayan Mandarin hiç birbirine benzemiyor. Yoğunluktan dolayı en iyi yaptıkları şeyi yapmayı ihmal etmelerini de çok saçma bulduğumu söylemeliyim. İhtiyaç dolayısıyla, bizi yandaki fırına yönlendirmelerine artı puan.
- Fırın
Gümüşlük fırını da bu seneki keşfim. Mandarin'de oturamadığım günlerde, fırından aldığımız sıcak dereotlu poğaça, simit, otlu böreği deniz kenarında yemek çok keyifli. Yemek sonrasında batık antik kentin üstünde yüzmek beklediğimden güzel.
Bodrum Merkez
- Sünger
Bodrum Marina'nın hemen arkasında yaz kış gidilecek bir klasik. İtalya'da yediğim dev pizzaları aratmayacak ebatlarda pizzaları var. Başka yiyecek şeyler de var. Çökertmesi de meşhur ama pizzasını tercih sebebi.
- Şirin Döner
Halikarnas'a doğru giderken, sebzeli döner yemeden olmaz. Çok aç olmasam da, her daim pide ya da dürüm döner yenebilir.
- Trata
Meyhaneler sokağında, babamların favorisi mekan. Balığını yan taraftan satın alıp, Trata'da hazırlatıyorsun. Mezeleri harika. Çalışanlar ilgili ve eğlenceli.
Aspat / Akyarlar / Karaincir
Kendimi bildim bile, Karaincir'in, Akyarlar'ın ve Aspat'ın denizine bayılırım. Buralarda denize girmeyi yarımadanın bir çok yerine tercih ederim. Zaten yanyana olan bu koylarda, daha çok siteler var ve ben şimdiye kadar hep oralardan denize girdim. Bu sene dışardan sitelere girmek yerine, Aspat Beach'i bir deneyelim dedik. Xuma, Dodo gibi yüksek ses müzik yayını yapan, denizi idare eden (Akyarlar, Aspat ve Karaincir'i bildiğimden çıtam biraz yüksek), plaj giriş ücretlerini abartan yerlerden sonra çok beğendim. Çok geniş bir alana yayılması dolayısıyla, şezlonlar arasında mesafe olması, süper denizi, ve içinden akan azmak çayı ile kafa dinlemek için harika bir yer. İsmi kurak ve sulanmaz anlamına gelen Aspartos'tan gelmiş.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)