Hava değişikliği, mekan değişikliği, işin aslı rutinin dışına çıkma isteğim tavan yapmıştı son zamanlarda. Dml'nın artık gidelim şu dağa çağrısına daha fazla direnemeyip kabul ettim ve cumartesi sabahı kendimizi yola vurduk. Aman allahım, o nasıl bir mutluluk! Sadece 1 saat uzaklıktaki Kartepe'ye gitmemize rağmen, sanki kmlerce uzaklıkta bambaşka bir dünyaya gidiyormuşuz hissiyatı... Bavullar, kayaklar, yolda yeriz diye düşünüp abartarak aldığım çikolatalar derken arabada zerre yer olmaması... Dml ile Mhl'nın harika kopilotluğu... Yol nasıl geçti anlamadık sonuç olarak. Dağa tırmanmaya yeni başlamıştık ki, otelimize vardık. Yazıcılar'ın köy kahvaltısı hayallerimizi süsleyerek, içeri daldık. Gerisi bal, kaymak, reçel, peynir, bol miktarda çay ve yediğimizin hesabını tutmayı reddettiğimiz kızarmış trabzon ekmekleri...
Neyse yediğimiz içtiğimiz bizim olsun, giydik nostaljik kayak pantalonlarımızı, kuşandık eldivenlerimizi, atkımızı, şapkamızı, aldık günlük sınırsız skipassımızı, pistleri kontrole çıktık. Kar güzel, pistler güzel, telesiyej sırası bile güzel desem, ne kadar harika bir başlangıç yaptığımızı anlatmak için yeterli olabilir sanırım. Öğlen molasında sadece salep içip, pistlere ger döndüğümüzde sıralar artmış, hava bozmuş, hatta sis ve kar bastırmıştı ama dokunmadı bize. Güzel güzel karın tadını çıkarıp, ekstra çıkışlarla sınırsız kartlarımızın hakkını verebilmiş olmak yetti bizi mutlu etmeye.
Cumartesinin tadına varamadan, pazar sürprizlerle karşıladı bizi. Mrllar geldi bi kere yanımıza ki, bu sürprizlerin en güzeli... Gerisi kar, sis, fırtına, zincir, trafik... Herşeye rağmen pes etmedik, yarım satlik yolu 1.5 saatte tırmandık. Doğanın tadını çıkarmaya baktık. Yan araba bizi ne kadar caydırmaya çalışsada, pes etmedik:) Görmeden kaymaya ve donmaya razı olduk resmen. Yinede güzeldi. Yavaş yavaş indiğimiz dağ yolu bile eziyet gibi gelmedi. Kafamız dağıldı, istenildiği gibi rutinden çıkıldı. Daha verimli bir hafta bekliyor umuyorum bizi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder