27 Nisan 2011 Çarşamba

Felekten bi gün


Bugün felekten bir gün çaldım! Bir sene boyunca kendimi o kadar sıkmışım ki, daha yeni anladım. Biliyorum çok şanslıyım, biliyorum çok keyifli bir işim var, biliyorum benim yerimde olmak isteyen bi dolu insan var (bunu tahmin etmiyorum, her gün stüdyoya gelen bir çok insandan kendi kulağımla duyuyorum) ama insan rutine düştüğü anlarda boğuluyor gibi olabiliyor. Çevremden aldığım tepkilerden dolayı, sıkıntımı paylaşmak içime atmaktan daha kolay mı geliyor ne?! Kendimi ne kadar dört duvar arasında sıkışmış gibi hissetsem de ara ara, kendime nefes alacak bir aralık yaratmayı başaramamışım sonuç olarak. Hem de Galata semalarında bunun bir sürü yolu olmasına rağmen...

Komşuculuk oynamamız Brr'nın bize misafirliğe gelmesinden ibaretti bugüne kadar ama yıllar sonra zincirlerimi kırdım ve iadeyi ziyaret yaptım. Bugün be made Ceramic Works'e gittim.
Allahım, o nasıl güzel bi mekan, ne kadar tatlış insanlar ve yerden tavana kadar birbirinden güzel işler! Rozetlerinin zaten hastasıydım.. Kendi rozetimi kendim yapmaya çalışmak daha da keyifliydi.



Be Made'in birbirinden 'tatlış' işleri IKSV Tasarım'da ve White Mill Cafe'de görülebilir.

16 Nisan 2011 Cumartesi

Maroon 5

'Havalar da ısındı, bir konsere gitsek açık havada tam olacak' diye düşünürken, 15 Nisan'da Maroon 5'ın Kuruçeşme'de olduğunu öğrendim. Eski göz ağrılarımdan olunca, çevremdekileri konser için örgütlemeye çalıştım ama nafile... Konsere 1 ay olunca, kimse harekete geçmedi. Ama gün geldi ve can ciğer kuzu sarması kardeşim:) bana sürpriz bilet aldı, almış yani. Valla ben bişi demedim, tamamen kendi hür iradesiyle cereyan etmiş olay! Maroon 5 biletinin alınması güzel, Görkem'in bana konser bileti alması konserden güzel... Sonuç olarak, cuma günü heyecanla! beklendi.


Konser o kadar heyecanla beklendi ki, stüdyoyu kapatıp Tophane'ye indiğimde stüdyo alarmının alarm vermesini bile takmadım... 'Yanlış alarmdır' dedim ve Beşiktaş'ın yolunu tuttum. Keşke geri dönseymişim... Saatler geçti, alarm da telefonum da susmadı. Annemle babamın telefonları da cabası. Bense Beşiktaş'tan tekneye binip Arena'nın yolunu tuttum. Alarm şirketinin üstüne düşeni yapıp, sistemi kapatabileceğini düşündüm. Yanılmışım. Öyle bi yetkileri yokmuş... Sonuç olarak konser bitene kadar alarmı çaldırmış olabilirim... Mahalleliden burda özür dilerim:)


Gelelim konsere. Bir kaç rötarla içeri girdiğimiz konser tam zamanında başladı. Sahneye biraz uzak kalınca, Adam noktasaldı ama olsun:) Müzik güzel, bira güzel, sahneye yaklaşmaya çalışmak güzel derken, konser bitti! Keyifli bir akşamdı ama konser çok matah değildi. Yeni albümlerinden bi haber bi insan olarak, yaş ortalamasının düşüklüğüne şaşırarak geçirdim akşamı. Konser alanını güç bela terkettik ve grubumuzun geri kalanından ayrı düştük maalesef. Gecenin geri kalanında ister tembellikten densin ister yorgunluktan, bi daha buluşulamadı...


Gecenin devamında istikamet stüdyo... 'Bi kedi gördüm sanki...' diyerek alarm tetikleyicisini tespit eden güvenliğimiz sayesinde konseri rahat geçirdim ama alarmın her an çalıyor olma ihtimali zehir etti konserin bir kısımını bana. Dükkana girip, kediyi de bulamayınca önce bi delirdim ama sonra olay tatlıya bağlandı. Kedi korkusunu atınca, dükkandan fırladı gitti. 10 dk. sonra da, karşımızdaki terkedilmiş binanın 2. katınındaki fransız balkon demirlerinde gerinirken görüldü...


10 Nisan 2011 Pazar

Atlıtur

Geçtiğimiz hafta uzun zamandır planlanan, randevu alınmasına rağmen defalarca ertelenen Atlıtur maceramızı hayata geçirmeyi başardık. Bir fırsat sitesinden alındığından içimize kurt düşmeliydi ama biz yine şüphelenmedik. Bu tip sitelere olan kıllığımı çevremdekiler iyi bilir aslında ama benim de, onların da saf bi anına gelmiş olacak, almış bulunduk. Fırsatımız şöyleydi...


Atlıtur Kulübü'nde Leziz Çiftlik Kahvaltısı ve 1 Ders Binicilik Eğitimi 100 TL Yerine %71 Fırsatla 29 TL!

Hem kendinize, hem de çocuğunuza Groupon satın alarak atların büyüleyici doğasıyla tanışabilir, at binmeyi öğrenme yolundaki ilk adımınızı atabilirsiniz. Atlıtur Kulübü'nün deneyimli eğitmenleri ve birbirinden güzel atları, hayatınızın sonuna kadar unutamayacağınız bu anı paylaşmak için sizi bekliyor.

Üstelik leziz bir çiftlik kahvaltısı da cabası!

Taptaze, lezzetli ve tamamen organik ürünlerden oluşan çiftlik kahvaltınızda sizi şunlar bekliyor:

  • Beyaz peynir
  • Tulum peyniri
  • Yeşil ve siyah zeytin
  • 3 çeşit organik çiftlik reçeli
  • Haşlanmış yumurta
  • Sosis
  • Domates
  • Salatalık
  • Simit ve ekmek
  • Çay

İstanbul'un içinde, şehrin tüm kaosunu geride bırakmanızı sağlayan Gümüşdere Köyü'nün sessiz sakin atmosferinde bir yandan leziz bir çiftlik kahvaltısının tadını çıkaracak, bir yandan da Atlıtur Kulübü'nün profesyonel binicilik eğitmenlerinden 40 dakika sürecek ilk binicilik dersinizi almanın keyfini yaşayacaksınız!

--
Nerden başlasam, nasıl anlatsam bilemiyorum yani. Gerçi aradan 2 hafta geçtiği için sinirim de geçti ama vaadedilen ile karşılaştığımızı paylaşmadan edemeyeceğim.

Web sitelerindeki fotoğraflar biraz aklımızı karıştırmış olacak, Zekeriyaköy'ün içinden geçip Gümüşdere Köyü'ne varana kadar, o kadar güzel ve yeşil bir güzergahtan geçtik ki, avuç içi kadar tesisi gördüğümüzde yaşadığımız şok görülmeye değerdi. 4 tarafı kapalı, (m2 vermek istemem:) ufacık bir alan karşıladı bizi... Olsun dedik, leziz çiftlik kahvaltısı ederiz biz de ve ilk intibayı bastırmaya çalışarak içeri geçtik.


İçeri geçince bir de ne görelim ?! Dışardaki alandan daha da ufak bir alan, tek tük masalar, daha önce ne olduğunu tam bilemediğim yerden bozma bir yer... kristal bir avize:) ve pelüş atlar... Kahvaltıya gelecek olursak, üstü streç filmle servis edilen domates, salatalık, peynir, zetin tabağı diyim ben, ha bi de pişmemiş sucuk dilimleri... Leziz çiftlik kahvaltısına benzemiyor, değil mi? 3 çeşit organik çiftlik reçeli ya da simit falan yok dememe gerek yok heralde. Tam bir hayal kırıklığı...


Gelelim at binme kısmına. Saat 12'ye 6 kişilik randevu almamıza rağmen, gerek bir televizyon çekimi, gerek ekstra ödeyerek safariye, yani atla 4 dört duvar dışına çıkmayı talep edenler yüzünden ellerindeki at sayısının yetersiz kalması dolayısıyla 40 dk sürecek program için grubumuzu ikiye ayırdılar. 2 farklı grup, aynı anda 40 dk'lık hizmeti alamıyor dememe de gerek yok heralde! Oturduk bekledik sıramızı bizde. Elbette programımızın gerisine düştük ama başka bir işimiz olamayacağından! kimsenin umru olmadı. Son olarak profesyonel binicilik eğitmenim altta görülebilir, Emre. Atımın ismi de Pinokyo:) Birbirinden güzel atları şeklinde lanse edilen Atlıtur atlarından değil kendisi, çünkü yaşını sorunca kiralık olduğunu öğrendim Emre'den.


Atlıtur'un da dediği gibi Gümüşdere'ye gidince,
'Hayatınızın sonuna kadar unutamayacağınız bir anı bekliyor sizi!' :)